BÜLENT ERDEN - SİYASETÇİ

Atina hükümeti cephedeki yenilginin bozguna dönüştüğünü 1 Eylül 1922 gecesi öğrendi, “ Küçük Asya’da yaşanan Anadolu felaketi, Yunan milletinin nesillerdir içinde besleyip büyüttüğü “ MEGALİ İDEA “ adı verilen ve İstanbul başkent olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurma rüyasına” son vermişti.

Ertesi sabah İngiltere’ye başvurdu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümeti ile ateşkes anlaşması yapılmasını istedi. Yunanistan’ın gerisinde bulunan asıl güç İngiltere idi. Gerçekte Türkiye İngiltere’ye karşı savaşıyordu. Çünkü İngiltere’nin bölgedeki politikalarının başında Doğu Akdeniz’de İngiliz hakimiyeti kurmayı ve geliştirmeyi hedefliyordu. Bu nedenle İngiltere, teşvik ve tahrikleri ile Yunanistan’ı Anadolu’yu işgale cesaretlendirerek Türklere karşı büyük bir savaşın içine sokmuştu. 15 Mayıs1919’ta başlayan Küçük Asya Harekâtı, Ağustos 1922’de Türk Ordularının başlattığı büyük taarruz ile hezimete dönüşür. Anadolu’dan sökülüp atılan Yunan askerleri Batı Anadolu’daki Hıristiyan halkı da beraberinde sürükleyip Ege adaları ve Trakya’ya kaçar. Yenilgi Anadolu topraklarından Yunan topraklarına doğru büyük bir göç olayını da beraberinde getirecektir. Yunan askeri kuvvetlerinin Küçük Asya seferinin ağır bir yenilgiyle sonuçlanması sonucu yaşanan toplumsal travma,Yunan toplumunda yıllar boyu sürecek onarılmaz yıkım ve yaralara yol açmıştır. Mustafa Kemal’in liderliğinde gelişen ve güçlenen Ulusal Türk Hareketi, Türk Milliyetçiliğinin de gücünü arkasına alarak istilacılara karşı dünyaya örnek bir kurtuluş savaşı kazanmıştır.

İngiltere’yi Ateşkese zorlayan nedenler….

• Bütün desteklerine rağmen Yunan ordusunun Türk ordusu karşısında ağır bir yenilgi alması.
• Müttefikleri Fransa ve İtalya'nın Anadolu'yu işgalden vazgeçerek İngiltere'yi yalnız bırakması
• İngiliz kamuoyunun, yeni bir savaşa karşı çıkması.
• İngiliz sömürgelerinin yeni bir savaşı desteklememesi.Çünkü İngiliz ordusunun savaşa katılmak istememesi.
• Çanakkale Krizi sırasında İngiltere'de iktidarda bulunan Lloyd George hükümetinin sarsılması.
• Mustafa Kemal'in, diplomatik atağa geçerek dünya kamuoyunu Türkler lehinde etkilemesi.

İngiltere'yi Sarsan Büyük Taarruz

Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nden sonra Yunan ordularının yenilgisi ve İzmir’de denize dökülmeleri sonucu İngiltere telaş içindedir. Lordlar ve Avam Kamarasının (Eylül 1992) toplantısında İşçi Partisi Lideri Mac Donald kürsüde söz alır ve;

-“ Nerede Başbakan Lolyd George? Bize ne söz verdi? Sonuç ne oldu? Hazineden büyük paralar alıp bizi boş yere masraflara soktu. Hani boğazlar bizim olacaktı? Anadolu’yu paylaşacaktık? Ne yazık ki hiç biri olmadı. Başbakan bunun hesabını versin..”

Başbakan kürsüden cevap verir;
-“ Sayın üyeler, yüzyıllar ender olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakınız ki o büyük dahiyi asrımızda Türk ulusu yetiştirdi. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elimizden ne gelir?”

Mudanya Konferansı ( 3 -11 EKİM 1922 )

"Mudanya'da 9 Fırtınalı Gün"

Türk Hükümeti’ne 23 Eylül 1922 günü İtilaf devletleri Dışişleri Bakanlığı imzasıyla bir nota gelir. Bu nota esas olarak iki sorunu kapsıyordu. Biri, savaşın durdurulması; diğeri konferans ve barış ile ilgiliydi. Görüşmeler için Mudanya veya İzmit’te bir toplantı yapılması öneriliyordu.

Mustafa Kemal, 29 Eylül 192 günü bu notaya verdiği kısa cevapta, Mudanya Konferansı’nı kabul ettiğini bildirir. 3 Ekim 1922’de Mudanya’da İtilaf Devletleri temsilcileri ile TBMM hükümeti temsilcisi İsmet Paşa’nın katılacağı toplantıda, Barış Konferansına gidiş öncesi mütareke (Ateşkes) şartları saptanacaktır.

3 Ekim 1922 günü sabahın erken saatlerinde İstanbul’dan hareket eden Edgar Quinet kruvazörü Fransız generali Charpy ve Diplomat-gözlemci Franklin Boulion’u, Iron Duke savaş gemisi Müttefik işgal orduları Başkomutanı İngiliz Tümgeneral Charles Harington’ı Duvilio savaş gemisi İtalyan general Monbelli’yi çok çetin görüşmelerin yapılacağı küçük bir kıyı kasabası olan Mudanya’ya getiriyordu. Öyle saatlerine doğru gemiler Mudanya açıklarında demirlerler. Gemilerden indirilen filikalar eski ve köhnemiş ahşap iskeleye yanaşır. Filikalarda çıkan yabancı devlet temsilcileri ve subaylar kendilerini karşılayacak olan Türk Hükümeti’nin temsilcilerini beklemeye başlarlar.

İsmet Paşa, konferansın 3 Ekim 1922 günü saat 15.00’ te başlayacağı bilgisini, gönderdiği bir subayı ile sert poyrazın altında beklemekte olan temsilcilere bildirir.

Mudanya Eski Tahta İskelede Bekleyen İtilaf Devletler Temsilcileri

Görüşmeler Rus asıllı Aleksandr Ganyanof adlı bir bir tüccara ait olan eski bir konakta başlar.

İngiliz yazar Lord Kinross “ Atatürk “ adlı kitabında o günlerin Mudanya’sını ve tarihe tanıklık eden o evi şöyle anlatıyor;
“.. Mudanya; Bursa ve Marmara’nın güney kıyısıyla bağlantı sağlayan, yolları Arnavut kaldırımı döşeli, evleri ahşap, sivrisinek dolu zavallı bir liman. Konferans, eski Rus konsolosluğu binasında, bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ve denizlerden bora şeklinde bir rüzgar altında toplandı. Bu küçük evin fakirliği, beyaz badanalı duvarlarına asılan halılarla giderilmeye çalışılmıştı. Yer darlığından, masada yalnız dört heyetin Türk, Fransız, İngiliz ve İtalyan heyetlerinin başkanlarıyla çevirmenleri yer alıyordu. Bir tek petrol lambasının aydınlattığı berbat oda...”

Genelkurmay Başkanı Fevzi( Çakmak) Paşa ile Refet Paşa Mudanya Konferansını yakından takip etmek üzere diğer danışmanlarla birlikte Mudanya’da bulunuyordu. 

Mudanya Mütarekesi süreci neden önemliydi;

*15 Mayıs 1919 tarihinden beri savaş halinde bulunduğumuz Yunanistan ile savaşa ve çatışmalar son verecek,
* Aynı zamanda Trakya’yı,İstanbul’u ve Boğazları işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri’yle de bu işgalin sona erdirilmesi koşul ve sınırlarını da saptamaya çalışacak,
* Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin imzalamak zorunda kaldığı Mondoros Mütarekesi’ni (30 Ekim 1918) hükümsüz hale getirecek ve bunun yerini alacaktır.

Mudanya konferansında görüşülecek ana konular Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa tarafından birlikte saptanmış ve esasları İzmir’deki görüşmede Fransız diplomat-gözlemci F.Boulion’a bildirilmişti. En önemli konu, Yunan Ordusunun Doğu Trakya’dan hemen çekilmesiydi.

3 Ekim 1922’de İsmet Paşa’nın ve Türkiye’nin karşısına çıkanlar, Yunan temsilcileri değil, İtilaf Devletleri olarak anılan İngiltere, Fransa ve İtalya işgal ordularının komutanlarıydı.
38 yaşındaki Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, mücadelesini, mağlup Yunan ordusunun temsilcilerine karşı değil, Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olarak konuşan mağrur adamlara karşı yürütecekti.

Konferansın ilk günü olan (3 Ekim 1922) Yunan delegeleri Mudanya’ya gelmemişlerdir.
4 Ekim 1922 günü öğleden sonra fırtınalı havada, Kızılhaç bandıralı bir geminin Mudanya açıklarına geldiği görülür. Gemide Yunan Generali Mazarakis ve Albay Sarıyanis bulunmaktadır. Yunan ordusu yok sayıldığından, Yunanlı delegeler konferansa katılmayacak, Konferans karalarını İtilaf devletleri uygulayacaktır. Yunanlıların gözlemci olarak bulunacağı, uygun gördükleri takdirde Sözleşmeyi imzalayacakları ifade edilir.

Mudanya Konferansı askeri bakımdan savaşın galibi Türkiye’nin psikolojik üstünlüğü ile başlıyordu. Konferans pek başarıya ulaşacak gibi görünmüyordu. İki gün geçmiş, ortada çözümlenmemiş yirmi sekiz sorun vardır. Bunların çoğu ikinci derece sorunlardır.

Konferans boyunca ( 3-11 Ekim ) sekiz oturum yapılır. Geç saatlere kadar süren gergin oturumlarda Türk askeri bandosu, konferanstakileri uyanık tutmak için marşlar çalar.

03 Ekim’de başlayan görüşmeler, Doğu Trakya’nın ile Boğazların boşaltılması ve Türkiye’ye geri verilmesi konuları nedeniyle sık sık kesiliyordu. Mustafa Kemal herhangi bir gelişme olmazsa 06 Ekim akşamı Türk ordusunun yeniden harekete geçeceğini dile getirmişti. Bunun üzerine telaşlanan İtilaf devletleri, özellikle Fransızlar, yeni bir savaş istemediklerini dile getirdiler. Görüşmelere 07 Ekim’de yeniden başlandı. Ancak General Harington, Lord Curzon’un Paris’e gittiğini ve kendisi ile temas kuramadığını bahane göstererek, konferansın geri bırakılmasını talep etti. Bu kriz, görüşmelerin 09 Ekim’de yeniden başlamasına kadar devam etti. Bu esnada, Fransız gözlemci F.Bouillon’un söylediğine göre; Müttefik generaller, İsmet Paşa’nın kendilerine yenik muamelesi yaptığını dile getirip şikâyet etmekteydiler.

9 Ekim’de başlayan görüşmelerin ana konusu, Doğu Trakya idi. Doğu Trakya’nın Meriç nehrine kadar olan kısmı ve Edirne’nin bir mahallesi olan Karaağaç’ın Yunanlılarca tahliyesi Türk tarafının ana isteğiydi. Sonunda hem Boğazlar hem de Doğu Trakya konusunda Türk tarafının istekleri büyük ölçüde kabul edildi ve 11 Ekim sabah saat 06:00’da Mudanya Mütarekesi, Türkiye ve 3 İtilaf Devleti arasında bu odada imzalandı. 14 maddelik Mudanya Mütarekesi antlaşması Fransızca olarak 4 nüsha halinde imzalanmıştır.

Mütareke imzalandıktan üç gün sonra, 14 - 15 Ekim gecesi yürürlüğe girecektir. Mudanya açıklarında gemide bekleyen Yunanlı temsilciler ise, yetkilerinin olmadığını söyleyip anlaşmayı imzalamasalar da, General Harington, bunda bir sorun olmadığını belirtmiş ve Yunanlı temsilcilerin imzalamamasının bu anlaşmanın yürürlüğe girmemesi için bir mani olmadığını söylemiştir. 3 gün sonra yani 14 ekimde Yunanistan’ın İstanbul temsilcileri, Sonopoulos aracılığı ile bu anlaşmayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Sonuçta, Ankara Hükümeti istediğini elde etmiş ve tek kuşun atmadan Trakya’yı geri almıştı. Bu arada TBMM, Doğu Trakya’nın teslim alınması ve orada Türk yönetiminin kurulmasıyla ilgili olarak Refet Paşa’yı görevlendirmiştir. Refet Paşa 19 Ekim 1922’de TBMM temsilcisi olarak İstanbul’a girmiş ve halkın büyük bir coşkusuyla karşılanmıştır.

 

Mudanya Ateşkes Antlaşmasının Önemi

* TBMM siyasi bir zafer kazanmış oldu.
* Kurtuluş savaşı fiilen sona ermiştir.
* Milli mücadelenin savaş dönemi sona erdi.
* Türkiye-Yunanistan arasındaki silahlı çatışma sona erdi.
* İstanbul, boğazlar, Doğu Trakya savaşsız kurtarıldı.
* Osmanlı devletinin başkenti İstanbul’un TBMM hükümetine bırakılmasıyla Osmanlı devleti hukuken sona erdi.
* Türk vatanının paylaşılması tasarıları sona erdi.
* Mondros Ateşkes Antlaşması geçerliliğini yitirdi.
* Türk tarafına Lozan’da bir barış antlaşmasının yapılması için teklifte bulunuldu.

NE DEDİLER?

İsmet İnönü anlatıyor;

“ ...Muharebe neticesinde yenilen ve bizimle mütareke (ateşkes) yapmak mecburiyetinde olan Yunanlılardı. Ama karşımıza çıkanlar, müzakerede bulunanlar müttefiklerdi… Konferansa ben başkanlık yapıyordum. Müttefikler adına müzakereyi General Harington idare ediyordu. Ben mücadeleyi onunla yapıyordum. Çünkü en kabiliyetlisi o görünüyordu.General Harington bana sık sık sulh yapmaktan başka bir şey düşünmediğini söylerdi ve beni inandırmaya çalışırdı. Çünkü biz İngilizlerin hiçbir sözüne ve hallerine inanmayan bir ruh haleti içine girdik. Konferans böyle bitti..”

General Harington İsmet Paşa’yı şu sözlerle tanımlar;

“ Görünürde ufak tefek bir insandı. Bundan başka bir eksiklik mi yoksa bir meziyet mi bilinmez, çok ta ağır işitiyordu. Bizim ile ilişkilerinde çok inatçı görünüyordu. Ama ayrıntı konusunda bir üstattı. Her satırı çok dikkatli okur, sonra birkaç dakika düşünür ve ardından fikrini söylerdi. Heyecanlandığını hiç belli etmezdi.”

1959 yılında, Mütarekenin 37 nci kutlama törenleri için Mudanya’ya gelen İsmet İnönü şöyle der;

“ Mudanya Mütarekesi’nin en önemli özelliği tek kurşun atılmadan büyük bir toprak parçası Trakya’nın bize teslim edilmesi ve boğazlar bölgesinin bizim yönetimimize terk edilmiş olmasıdır. Son birkaç asırlık tarihimizde tek kurşun atılmadan kazandığımız tek zaferdir…”

Görüşmeleri gözlemci olarak izleyen Franklin Bouillon, Paris’te yaptığı basın toplantısında;

“ Dünya barışı Mustafa Kemal Paşa’ya borçludur. Türk ordusu savaşı sürdürebilecek güçteyken ve savaşa zorlanırken, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın barışçılığı sayesinde mütareke yapılabilmiştir. Ben buna tanık oldum, hiç kimse beni yalanlayamaz” açıklamasını yapar.

Amerikalı yazar Ernest Hemingway

Gazeteci olarak konferansı izlemek üzere Mudanya’da bulunan Hemingway, 23 Ekim 1922 tarihli The Toronto Daily Star gazetesinde aşağıdaki yorumu yapar; “ Mudanya; batılılar buraya barış koşullarını dikte ettirmeye değil barış dilemeye geldiler…”

Kırık Mermer Masanın Hikayesi

Mudanya Mütereke Müze Evi Kırık Mermer Masa

“ GEMİLERİNİZİ BALIK GİBİ YÜZDÜRÜRÜM.. “

( * Aşağıda anlatılan anektodlar, Mütareke Müze Evinde memur olarak 20 yılı aşkın bir süre çalışan Sayın Ferhunde Işık hanıma, İsmet Paşa’nın yaveri AVNİ OKAR tarafından 1962 yılında anlatılmıştır. Katkıları için Sayın Ferhunde Işık’a, tarih ve Mudanya adına teşekkür ederim.)

Mustafa Kemal Paşa tarafından Mudanya’da yapılması istenen müzakereler 3 -11 Ekim 1922 tarihleri arasında tüm şiddetiyle sürmüştür.

3 Ekim 1922 günü İngiliz generali Harington, İtalya Generali Monbelli, Fransız Generali Charpy ve Yunan Generali Mazarakis gemilerle Mudanya açıklarına gelerek burada demirlerler.

Filikalarla Mudanya’daki ahşap iskeleye ( Bugünkü iskelenin yaklaşık 15 - 20 metre gerisinde Kadriye ablanın büfesi ile Montania Otel arasındaki T biçimindeki tahta iskele) çıkarlar. Ancak gelenler müzakerenin nerede yapılacağını bilmedikleri için iskelede beklemeye başlarlar. İsmet Paşa bir subayını iskeleye yollar. Görüşmelerin yapılacağı yeri taraflara bildirir ve davet eder.

Ancak İngiliz General Harington ;
-“ … Biz burada hepimiz generaliz, sizin generaliniz gelmeden görüşmenin yapılacağı binaya gelmeyiz “ diyerek daveti reddeder.
Daha sonra subay binaya geri dönerek İsmet Paşa’ya durumu anlatır.

İsmet Paşa;
-“ Biz galip devletiz, mağlup değiliz ki ayaklarına gidelim” der ve subayını bir daha göndermez.

Tahta iskelede bekleyen generaller bir süre bekleyip, filikalarına binerek gemilerine geri dönerler. Kısa bir süre sonra tekrar iskeleye geri dönerler. Karaya çıkarlar. Mudanya halkına sorarak müzakerenin yapılacağı binayı bulurlar. İsmet Paşa kendilerini kapıda karşılar. Bu arada Yunan Generalinin görüşmelere katılması Türk tarafınca kabul edilmediğinden, general Mudanya açıklarında beklemekte olan kendi gemisine geri döner.

Görüşmelerin yapılacağı odaya geçilir. İngiliz General Harington ( Aynı zamanda İstanbul işgal komutanıdır) üç - beş dakikalık sohbetten sonra;
-“ Yerlerimizi öğrendik gemilerimize geri dönelim “ der.

Ancak İsmet Paşa;
-“ Budan sonra benim emrim altındasınız, ben izin verirsem dönebilirsiniz“der.

İngiliz generali Harington;

-“ Paşam fazla ileri gidiyorsunuz. İstanbul’u yakarım “ deyince, çok sinirlenen İsmet Paşa; “ Sen İstanbul’u yak, ama ben Çanakkale boğazını kapatırsam gemilerini balık gibi yüzdürürüm “ diyerek yumruğunu konsolun önündeki mermer masaya indirir ( Çalışma odasındaki konsol). Ve masanın mermeri kırılır.

Daha sonra müzakere bölümüne geçilip 3 Ekim 1922 günü başlanan müzakereler büyük uğraşlardan sonra 11 Ekim 1922 günü sabaha karşı saat 6.30’da tarihimize altın harflerle yazılan “ MUDANYA MÜTAREKESİ ANTLAŞMASI “ imzalanır.

 

Yararlanılan Kaynaklar
* “ Barış Yolunda MUDANYA MÜTAREKESİ ”  Tuğgeneral Öner Pehlivanoğlu’

 

 

Pin It
BİÇER SİGORTA ARACILIK HİZMETLERİ
BİÇER SİGORTA ARACILIK HİZMETLERİ
BİÇER SİGORTA ARACILIK HİZMETLERİ
BİÇER SİGORTA ARACILIK HİZMETLERİ
Mudanya Nöbetçi Eczaneleri

Mudanya Hava Tahmini

Mudanya hava durumu

Sosyal medyada bizi takip edin

facebook'ta mudanya.gen.tr'yi takip edin twitter'da Mudanya.gen.tr'yi takip edin youtube'da mudanyagentr'yi takip edin

Bu hafta öne çıkanlar