İlçenin tarihi milattan önce 7. yüzyıla dayanır.Mudanya tarihte ilk kez kurulduğunda MYRLEİA (Mirleya) adını taşıyordu. Bu ad Bergama krallığının dönemine kadar geçerliliğini korudu. Mudanya üzerindeki Bithynia - Makedonya ile Bergama Devletinin çıkar çatışmaları kentin yıkılmasına neden oldu.
Kent Bursa ile birlikte Bitinyalılara geçince, yeniden onarıldı ve adı da APAMEA (Apameya)'ya dönüştürüldü. Bu adın Bizans döneminde özellikle haçlı seferleri sırasında MONTAGNA (Montanya)'ya çevrildiği ve kentin Türkler tarafından fethinden sonra da söylenişi Türk dili lehçesine uydurularak "MUDANYA" olduğunu kabul edebiliriz.
Koloniler'den Mudanya'ya
Mudanya'nın kuruluşu, tarihte kolonileştirme (Kolonizasyon) dönemine rastlar. Bu dönemde, Anadolu'nun batı kıyılarında ticaretle uğraşan şehir (Site) devletleri Akdeniz'de ve Marmara Denizi'nde kendilerine bağlı şehirler kurduğu dönemlere rastlar. Bu dönem M.Ö. 750'den 550 yılına kadar ikiyüzyıl kadar sürmüştü. Bu Koloni kuran devletler arasında Miletoslular kolofonlular Ege denizinde geç kaldıklarından yakın, yerlere değil uzaklara gittiler. Bunlardan Kolofonlular Marmara Denizi'nin Güney kıyılarında Lampsako (lapseki) ile Myrleia (Mudanya) şehirlerini M.Ö. yedinci yüzyılın Birinci yarısında kurdular. Tarihçi Arif Müfid Mansel şöyle yazıyor: "Miletonlular, yukarıda söylediğimiz gibi Yunanistan şehirlerinden daha geç olarak M.Ö. 670 yılına doğru kolonizasyon hareketine katılmışlar fakat Ege bölgesini meşgul bulduklarından daha uzaklara, Marmara ve Karadeniz (Pontos Ezkseinos) kıyılarına uzanmak zorunda kalmışlardır. Miletliler Marmara'da Kios (Gemlik) Kizikos (Erdek,Belkıs) ve Abidos (Nara_çanakkale) gibi şehirleri kurdular.

Mudanya Topraklarının Geçmişi
Mudanya'nın tarihi il merkezi Bursa'nın tarihi ile bağlantılıdır. Hititler Anadolu'da ilk siyasal birliği M.Ö. 14. yüzyılda sağladılar. Onlar bir denizci kavim değildiler. Ancak egemenlik etkileri bugünkü Bursa topraklarına kadar uzanıyordu. Bu dönemde balkanlardan bazı Trak kabileler İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinden Anadolu'ya girdiler bunlar önceleri Hitit devletine bağlı olarak yaşadılar. Bu devlet zayıflayınca da bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bunlardan Friğler M.Ö.8. yüzyılda Anadolu'nun ortasında bir devlet olarak ortaya çıktılar. Frig devleti sınırlarını Batı Anadolu'ya Marmara Denizi kıyılarına ve Güney de Toros Dağlarına kadar genişletti. Frigler çiftçi ve çoban bir kavimdi. Bu devletin egemenlik kurmasından ötürü, Marmara Denizi'nin güneyinde kalan ve Çanakkale'ye kadar uzanan toprakları tarihte "Hellespontos frigyası" veya "Küçük Frigya" olarak anılmaya başlandı. Ancak bu dönemde Mudanya yine kurulmamıştı. Friğlerle beraber, Trakya'dan Anadolu'ya gelen yine Trake kökenli kavimlerden bitinler de Marmara Denizi'nin Güneydoğu köşesiyle, bugünkü Kocaeli ve kuzey Sakarya topraklarına yerleşmişler ve adlarını bu bölgeye vererek Tarihte "Bitinya" adının ortaya çıkmasına neden olmuşlardı.
Yine Trak kökenli sayılan Mis'ler de, Bitinler gibi balkanlardan gelerek bugünkü Uludağ ((Eski Olymp,Olimp)'ın güney batısında yerleşmişler ve bu bölgenin tarihte Misya (Mysia) olarak anılmasını etkilemişlerdi. Cografyacı Amasya'lı Strabon Anadolu'nun coğrafyasını ve halkını anlattığı ünlü eseri Geographika (Ceografika) eserinde bu bölgeyi ve halkını şöyle belirler:"Tanımladığımız Olympos (Olimpos:Uludağ) dağının kuzey dolayları Bithynialılar (Bitinyalılar), Mygdonialılar(Migdonyalılar) ve Dolienes (Dolyeneler)'ler öte yanı ise, Mysialılar (Misyalılar) ve Epiktetos tarafından iskan edilmiştir. Mudanya tarihiyle olan ilgisi nedeniyle, BatıAnadolu'da Ege Denizi kıyılarının şehir devletleri üzerinde durulması gerekir. Anadolu'ya ilk Frig dalyalarının girdiği zamana raslayan M.Ö. 1200'lerde Yunanistan'da, kuzeyden Dor adı verilen kavimlerin istilasına uğramış, Yunanistan'ın yerli halkından Akalar Batı Anadolu'ya ve Ege Adalarına kaçmak zorunda kalmış ve bu göçü, daha sonraları Arol (ayol), İon (İyon) ve dor kavimlarinin göçü izlemişti. Bu göçlerle Anadolu'nun Ege kıyılarında birçok şehirler kuruldu. Bu şehirlerin kuruluşunu tarihçiler M.Ö. 1150, 1050 tarihleri arasındaki döneme bağlarlar. Bu yeni yerleşmelerle ege kıyıları kuzeyden güneye Eolia (Eolya) ve İonia (İyonya) olarak anılmaya başladı.
Batı Anadolu'da kurulan bu şehirlerin en önemlileri Miletus (milet,balat), Smyrna (Simirna,İzmir), Myus (Miyus,Afşar), Priene (Priyen,Güllübahçe), Kolofon (Değirmendere), Lededoa (Gümüldür), Teos (Seferihisar), Klozomenai (Klozomenay, urla), Fokaia (Fokaya,Foca), Kios (Kiyos,Sakız) Erythrai (Eritray,urla dolaylarında) idi. Ticaretle uğraşan ve denizci olan bu şehir devletleri, surlarla çevirdikleri sitelerinden çıkarak, denizlerde dolaşan gemicileri ve tüccarlarıyla belirgindiler. Bu koloniler kıyılarda, özellikle iyi liman ve korunmaya elverişli yerlerde, asıl şehirden götürülen insanlarla kurulmakta ve çevre halkıyla alışveriş yapmaktaydılar.
Bundan su sonucu çıkarabiliriz. Anadolu'nun ortasında başkentleri Gordion (Polatlı dolaylarında) bir devlet olarak ortaya çıkan Friğler zamanında, denizcilikte ve ticarette ileri olan Batı Anadolu'lu şehir devletleri vardı ve bunlar Marmara Denizi, Karadeniz ve Akdeniz'in Anadolu kıyılarında kendilerine bağlı ve kendi göçmen halklarını yerleştirdikleri Koloni şehirler kurmuşlardı.